![]() |
Prof. Dr. Bilal Kemikli |
Ramazan
şehre bereket getirdi. Huzur ve esenlik getirdi. Dostluk, kardeşlik ve sevgi
getirdi.
Sıcak
havalarla geldi, içimizi ısıttı, sabrımızı biledi, arındırdı içimizi,
temizledi.
Şimdi
serin havalarla, sonbahar yağmurlarıyla ve meltemle “elveda” diyor.
Ne
kadar ilginç? Fark eden fark etti, gerçekten çok ilginç. Neden mi ilginç?
Şundan: bilenler bilir ramazan kavramının etimolojik tahlilini yapan dilciler,
onu köken olarak üç ayrı kelimeyle izah ederler. Üç ayrı kelimeden gelmiş
olabileceğini söylerler.
Hangi
kelimeler?
İlki,
ramad kelimesi… Ramad, yaz sıcağında güneşin şiddetli hararetiyle
taşın kızması anlamına gelir. Taş kızar, üzerine bastığınızada ayaklarınız
yanar. Meşakketli bir yürüyüş… Yangın, ateş.
Ramad
kelimesinden ramazan türedi diyenler, ramazanın meşakketine dikkat
çekerler. Ateşine verdiği hararete… Evet, ramazan ateşdir; ama nasıl ateş?
Geleneksel tıpta yarayı kızgın demirle dağlayıp dezenfekte ederler. İşte
ramazan ateşi, içimizdeki yaraları dezenfekte eden, imanımızı ve insanlığımızı
artıran bir ateş.
Yaz
sıcağında tutulan oruçlar mü’min gönülleri ve akılları yeniden dezenfekte etti,
arındırdı.
Bazı
dilciler, ramazanın ramd kelimesinden türediğini söyler. Ramd, kılıcın
namlusunu veya ok demirini inceltip keskinleştirmek için yalabık iki taşın
arasına koyup dövmek anlamına gelir. Kılıç ve ok… Ortaçağın savunma silahları.
Araplar ramazan ayında silahlarını temizler, savaşa hazır hale getirirlermiş.
Öyle diyor tarihçiler.
Şimdi
kılıcı ve oku başka yerde aramalı. Kılıç, klasik şiirimizin mazmunlarından
biridir ve sevgilinin bakışlarıdır. Bakmak, gerçekten de kılıç gibidir. Bir
bakışla neler neler söylenir… Neler neler dile gelir. En etkili konuşma
biçimidir bakışlar.
Sonra
ok… Ok da bakışla ilişkili; zaten esası itibarıyla ok, kelâmdır. Kelâm, yani
bizzat söz. Konuşurken, sözlerimizle muhatabımıza ok atarız. Karşıda bir yara
açarız. Yarayı hep menfi düşünmeyelim; meyve ağacını aşılamak için de ana
gövdede yara açmaz mıyız? Açarız, aşılarız. Aşılanan ağaç, ehlileşir, meyve
verir. Sözümüzle muhatabımızın düşünmesine, akletmesine, öğrenmesine, hayal
etmesine katkıda bulunuruz. Bazen tam aksi de olur; sözümüzle, karşıdakinin
akıl musluğunu açar, oradan adeta şırıl şırıl akan bilgi suyunu kana kana
içeriz. Öğreniriz, anlarız, idrak ederiz…
Şimdi
ramd kılıcı ve oku cenge hazırlamaktı ya… Ceng, illa yıkım değildir.
Barış da cenkle sağlanır; güven, dirlik ve düzen de.
Sadede
gelelim… Demem o ki, ramazan ramd özelliğiyle bakışımız ve sözümüzü
hayata hazırladı. Sabretmeyi, paylaşmayı, sevmeyi temrin ede ede güzel bakmayı
ve güzel konuşmayı öğretti.
Ramazan,
ramad sıcaklığıyla içimizi ısıtırken, ramd ile bakışı ve sözü
pişirdi… Bakış ve sözün pişmesi, insanın huzur içinde, güvenle ve güvenerek
konuşması demektir.
Şimdi
son kelimeye gelelim… Bazı dilciler de demişlerdir ki, “ramazan ramdâ kelimesinden
türemiştir.” Nedir ramdâ? Ramdâ, yaz sonunda yağmurun yağıp
yeryüzünü tozdan arındırmasıdır. Şehirli insan yazın tozunun pek farkında
olmaya bilir. Oysa tarımla uğraşanlar, harman kaldıranlar, samanın, tozun,
toprağın yaz aylarında ne denli arttığına tanıktır. İşte ramdâ bu tozu,
toprağı temizliyor, ferahlık ve huzur veriyor. Yağmur, bereket ve huzur oluyor.
İçimizde
de harman yeri var. Orası toz, toprak içinde… O harman yeri, zihniyetimiz,
hayallerimiz, düşüncelerimiz, yapıp ettiklerimiz, görüp gözettiklerimiz, deyip
aktardıklarımızla dolu… Oranın tozu toprağı da günahlarımız. Ramdâ gibi
ramazan da, rahmeti ve bereketiyle o içimizdeki yazdan kalma tozları, günahları
temizliyor. Huzura böyle eriyoruz.
Ramazan,
sıcağı, insanı güvenli hayata hazırlayan meşakkatiyle geliyor ve elbette
zorluyor, ama sabreden, zorluklara tahammül eden inananlara bir rahmet gibi
yağıyor. Tıpkı bu son günlerde o serinliği bizzat hissettiğimiz gibi… Hoş bir
serinlik veriyor, bitmek bilmeyen bir huzur bahşediyor.
Evet,
ramazan şehre bereket getirdi. Huzur ve esenlik getirdi. Dostluk, kardeşlik ve
sevgi getirdi.
Sadece
yaşadığımız şehre mi? Hayır, evvela içimizdeki şehre… Gönül şehrimize huzur
getirdi.
Sıcak
havalarla geldi, içimizi ısıttı, sabrımızı biledi, arındırdı içimizi,
temizledi.
Prof. Dr. Bilal Kemikli
Prof. Dr. Bilal Kemikli
Hazırlayan : Ayşe D.
tunaydinayse@outlook.com
Bilal Kemikli Kimdir ? :
Bilal Kemikli, akademisyen, şair ve yazar. 1998'de doktor ve 2002'de doçent oldu. Ankara, Yüzüncü Yıl ve Süleyman Demirel Üniversitelerinde öğretim üyesi ve idareci olarak görev yaptı. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslam Edebiyatı Anabilim Dalı başkanı olan Kemikli, 2008'de profesörlüğe yükseltildi.
2012 ' de Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanılığına atandı
Bilal Kemikli Kimdir ? :
Bilal Kemikli, akademisyen, şair ve yazar. 1998'de doktor ve 2002'de doçent oldu. Ankara, Yüzüncü Yıl ve Süleyman Demirel Üniversitelerinde öğretim üyesi ve idareci olarak görev yaptı. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslam Edebiyatı Anabilim Dalı başkanı olan Kemikli, 2008'de profesörlüğe yükseltildi.
2012 ' de Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanılığına atandı
Daha
çok tasavvuf şiiri üzerine yapığı çalışmalarla tanınmaktadır. Eski Türk
şiiri üzerinde de çalışmaları vardır. TRT Radyolarında programlar yaptı.
Eserlerinden bazıları şunlardır:
- 1. Sun'ullah-ı Gaybi Divanı, NEB Yayınları, İstanbul, 2000.
- 2. Şair şeyhülislam Arif Hikmet Beyefendi, MEB Yayınları, Ankar 2003.
- 3. Oğlanlar şeyhi Müfid ü Muhtasar, Kitabevi yayınları, İstanbul, 2003.
- 4. Dost liinden Gleen Ses, Kitabevi yayınları, İstanbul, 2003.
- 5. Sufi Aşk ve Ölüm, Sutun Yayınları, İstanbul, 2007.
- 6. Mevlana'nın Kalbine Açılan Kapı: Mesnevi Mektupları, Hayykitap, İstanbul, 2007.
- 7. Bülbülün Şarkısı, (Ed. Mustafa Kara ile birlikte), Bursa, 2007.
- 8. Süleyman Çelebi ve Mevlid Kitabı, (Ed. Mustafa Kara ile birlikte), Bursa, 2007.
- 9. Şehir-Hayat ve Derviş, Kitabevi Yay., İstanbul, 2009.
- 10 Sufi Şairin İzinde Şiir ve İrfan, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2009.
Şiirlerinden
bazılarını Sivas Şairleri Antlojisine alınmıştır. Halen, Kültür, Keşkül
ve Dergah dergilerinde kültür ve edebiyata ilişkin yazılarına devam
etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder