27 Temmuz 2013 Cumartesi

Oruç Kuşu / Abdurrahman Adıyan


" Ramazan deyince " de bugün Yazar  Sayın ;  Abdurrahman Adıyan'ın kaleminden Ramazan ; " Oruç Kuşu "


               ORUÇ KUŞU

Oruç, fiziksel ihtiyaçlarımıza -manevî bir komutla- dur, demekle başlar.


Yılda bir devri devran eden bu ay; ne güzel, ne bereketli, ne mübarek bir aydır! Ramazan günleri bir bir ilerlerken, insanlar feyizlerini arttıracak hülâsa bir şeyler yaparlar. Cemaat namazlarına koşmalar, Kur’an-ı Kerim okumaları, Kur’an-î bir hayat tarzını yaşamak, onunla hemhal olma arzusuyla dolmak, sevgiye ulaşmak, kardeşlik bağlarını sıkılaştırmak, merhamet duygusunun coşa geldiği yardımlaşma, izzet-ikram sofraları, muhabbet demleri, muhabbetten Muhammedî hâllerin hâsıl olması gibi güzel hasletlerle dolu bir aydır Ramazan. Efendim, orucun, bendeki tezahürüne biraz dokunacak olursam:

İradeyi hâkim kılmakla, açlıkla tokluğa doymanın hazzına varır insan. Eğer, yaşantımızda bir avare gidişat varsa, bunu düzene koyacak olan oruçtur. Orucun kıymetini anlamak için, oruca önem verip, önemini kazanmak, bu aşkı badeden içmek gerekir. Oruçla aile kurumu bir kez daha düzene girer, sofraya hep birlikte oturulur, huşu içinde iftar saati beklenir, iftar vakti iftihar vakti olur oruçlu için. Oruç mideden başlasa da insanın tüm uzuvlarına hâkimiyet kurar. Öyle ki; konuşmasına, duruşuna, bakışına, hoşgörüsüne, sabrına, kardeşlik duygularına, hâl ve gidişatına varana dek sirayet eder.

Oruçla elimize, dilimize, belimize sahip olur, nefsimizi hâl yoluna koyarız. Duyumlardan haberdar olur, duygulara gem vururuz. Anlayış, sezgi orucun en güzel ikramı olarak vücut bulur benliğimizde. Dikkat ve rikkat nazariyemiz uyanır. Bu aşk ve şevk ile dolduk mu, manevî doyuma erişir, o manevî hazla aklıselim düşünür, imanlı ihlâslı oluruz. Oruçla yoğrulan kalp, içinden çiğliği atar. Oruç, büyük bir organizasyon; sıhhat ve intizam... Bu gerçeği kim inkâr edilebilir.

Zamanın ve mekânın kadir kıymetini duyurur. İnsana ve eşyaya saygı uyandırır. İnsanın fiziki ve ruhu yapısı oruçla güçlenir. Sevip, sevgi bulur, kendisiyle barışık olmasını sağlar, kendisiyle barışık olan insan elbette küskünlüklere paydos! der. Oruçla, gönlümüzde buz dağları erir, karakıştan kurtulur, ilkbaharda yaşar oluruz; yetmedi haziranı, sarı sıcak günleri isteriz. Orucun sırrına vardık mı, zihin durulur, berraklaşır, kalp huzurla tanışır, öyle ki âleme neşe saçar. İç huzuru, muhabbeti bulan kişi, muhabbet için nice yollar aşar da dolambaçlardan sıyrılıp kaçar, tecessüsten uzaklaşır sükûta erer. Onu yaşamak ve yaşatmak için sevgiyle aşkla dolar taşar. Aranılan, sorulan, sahip kişi olur.

İnsanın derinliğindeki vâridatı gün yüzüne çıkaracak olan da, kutlu ramazan ayıdır. Kendimizi her an oruçlu saymak, kibri kaprisi ortadan kaldırmak; bu eğitime kendimizi mecbur kılmamız, bizim tabiî tevazu hâli bulmamıza, insanlık tahtımıza çıkmamıza vesile olur. İşte buna orucu, oruçta bulmak diyebiliriz.

Ramazan günleri bir bir ilerliyor, demiştik. Ramazan, bağrında bir gece barındırır, öyle bir gece ki;  
“Ak sütten ak kılı seçen düşünce / Bir de gecesi var ki hece hece
Geceler gecesi Leyle-i Kadir de / Tüm dilekler kabul olsun bu gece "

Nefis isteklere dur demişse, yüzler gülüyorsa ve mahrumiyet yerine hâkimiyet dizginleri ele alıyorsa,  aile hayatımız düzen ve intizam buluyor; huşu içinde iftar açıyorsak, karar burada büyük rol oynuyor, ikrarı sahneye koyuyorsa; haydi, kendini göster diyorsa; âh! Bunlar oruç kuşunun marifetleri mi? 


Yazar / Abdurrahman ADIYAN


Hazırlayan / Ayşe D.
tunaydinayse@outlook.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder