18 Temmuz 2013 Perşembe

Oruçla Özgürleşmek / Necmettin Evci

" Ramazan deyince"  de bugün Sayın ; Necmettin Evci'nin kaleminden Ramazan. Buyurunuz efendim ;
    
Necmettin Evci
ORUÇLA ÖZGÜRLEŞMEK 


Yaşadığımız ölümcül krizin ana odağında insanlığın anlamını yitirmiş olması vardır. Anlam arayışında hemen hiçbir soylu amaç ve hassasiyeti kalmamış insanın özne olduğu hayat, her geçen gün kokuşmakta, çürümektedir. Çürüme tüm varlığımızı, giderek bütün bir insanlığın temel algılarını işlevsiz kılmıştır. Modern insan boş avuntularla kendini tatmin ederken zevksizleşmiş, duygusuzlaşmıştır.


Modern insan zevksizdir, duygusuzdur. Dolayısıyla yaşadığımız çağ, banallik, acımasızlık üretmektedir. Kendi çıkarından başkasını düşünemeyecek seviyede asalet ve onur yoksunu yeni insan, hiçbir ahlaki sınırlama olmaksızın şiddetin, talanın, zorbalığın, gaspın yaşama biçimine dönüşmesinde başat rol oynuyor. Bu ilkeler veya ilkesizliklerle materyalizm, şimdilik zafer elde etmişe benziyor. Özgürleşme adına zafer içselleştiriliyor; sarhoş kahkahalarla, kendinden geçercesine kutlama yapılıyor. Öldürülen insanlık değerlerinin üzerinde tepinmekten haz duyarak. Hatta haz duymak sadece bu seviyeye indirgeniyor. Bir zamanlar ona anlam ve canlılık kazandıran ruh evrenini hatırlatıcı her şeyden huzursuz oluyor.



Özgürlüğü, ilkesizlik, savrukluk, sınır tanımazlık diye anlayan, çarpık, hastalıklı zihniyet, hayatı ve varlığı her seviyeden olumsuz etkileyen gidişatın ana sebebidir.  Anlam körelmesini yaşadığımız ölümcül krizin ana odağına yerleştirmemiz bunun içindir. İnsan bozulunca her şey bozulur. İnsan bozuldu ve her şey bozuldu. Önce insan kirlendi; benliğimiz, aklımız, ruhumuz kirlendi. Ardından çevre kirlendi. Hava, toprak, su kirlendi. Yağmurlar, rüzgârlar, ırmaklar kirlendi. İnsan ilişkileri kirlendi. Bilgi, kültür, uygarlık kirlendi; siyaset, sanat, aşk kirlendi!



Geldiğimiz trajik aşamada bahar esintisi gibi ruhumuzu çiçek çiçek uyandıracak yeni bir anlayışa ihtiyaç varsa, oruçtaki güzellikleri keşfetmeye ihtiyacımız var demektir. Bu bütün bir insanlık için hayati ihtiyaçtır. Çünkü oruç, aydınlık, pırıl pırıl bir benlik inşa eder. Hayata anlam ve amaç yükler. Oruç ruhu nakış nakış yeniden dokur. Ruhumuzu onarır, yaramızı sağaltır. Çünkü oruç insanı iyiliklere kurar, iyiliklerle kurar.



Sakınmak oruçlu olmanın temel esprisidir: Hayırlarda yarışmak, fenalıklardan sakınmak. Sakınmayı yaşam biçiminin ilkesi haline getirmiş olanlar, ince bir ruh, hassas bir benlik sahibi olarak, özlenen insanlığın canlı sembolleridir. İyilik canlı algılar halinde onlarda kişiliğe dönüşüp, hayata katılıyor. İyilik onlarla beraber yürüyor, konuşuyor, doku, et kemik kazanıyor; canlı bedene dönüşüyor. İyilik yaşıyor, yaşanıyor, harekete dönüşüyor. İyilik hareketi, kalp ritimleriyle başlayıp, önce evimize, oradan sokaklara, şehirlere ve giderek kıtalara yayılıyor. Oruç evrensel bir nitelik kazanıyor.



İyilik onlarda ve onlarla paylaşılarak yayılıyor. Paylaşıldıkça artıyor tokluk ve paylaşıldıkça artıyor zenginlik! Oruçluyla birlikte olmak, duygulu, anlayışlı bir tiple birlikte olmaktır. Kaba değil, ölçülü, hassas; naif ve sakınan. Bırakınız kötülük yapmayı veya onu düşünmeyi, onu aklından bile geçirmiyor. Hile orucu bozar, yalan, kibir, haset, hasılı insan ruhuna ufunet verecek her bir yanlışlık orucu bozar. O nedenle oruçlu insan kötülüğe bulaşmıyor, dokunmuyor, azgınlaşmıyor, katılmıyor. Sakınıyor. Niyet olarak, düşünce olarak, eylem olarak sakınıyor. Yani kötülükle, olumsuz, ahlaksız olanla beraber olmuyor, ona destek vermiyor. Ona yanaşmıyor bile. Doğal olarak iyiliklere, güzelliklere yaklaşıyor. İmanla, ihsanla birlikte oluyor. Bu nedir? Bu kişi üstün insan örneğidir. Barışın, huzurun canlı numunesidir. Bu, oruçlu bir hayatın duyarlık kazanması, hassasiyet kazanması, anlam kazanmasıdır.  



Oruç onunla bağlantılı ibadetlerle bütün zamanlara esenlik bahşedecek medeniyet ikliminin varoluşsal nüvesidir. Bu nüve varlığın aşkıdır. Aşkın varlık olarak, yaşam olarak tecellisidir. Aşk oruçla yaşanır. Titreyen kalp, iyiliklere, yardımlaşmaya koşullanmış benlik, hayata rengini, ritmini katar. Oruç, hayata imanın, asaletin, barışın, paylaşmanın, kardeşliğin belirleyici unsur olarak katılmasıdır.



Ramazan Müslümanca yaşama biçiminin ve İslam medeniyetinin aslında pratik bir ara kesitidir. İnsanlığın bu ara kesitten yeniden keşfetmesi gereken aslında kendisidir. Kalbidir, aklıdır. Yaşam, sevgi, güzellik, yardımlaşma, duygu, yeniden keşfedilerek hayata katılmalıdır. İyiliklerin, güzelliklerin katılmadığı bir hayat, katlanmaz bir hayattır.



Biz oruç tutmakla bu doğruları, değerleri yaşıyor, yeryüzünü barışa, esenliğe, özgürlüğe çağırıyoruz. Azmanlığa, azgınlıkla gelen zulme, şiddete, teröre karşı durmuş oluyoruz. Ateşten, kandan, gözyaşından beslenenler mesajımızı anlamakta zorlanıyor olabilirler. Anlamak şöyle dursun, bu mesaj boğulmak, yok edilmek istenmektedir. Sözüm ona islamofobik yalanlarla, sömürdükleri insanları korku ve şiddet cehennemlerinde tutmanın şeytanca yolları aranmaktadır. Bizim onlarla işimiz olmadı olmaz. Doğru bir değerin dili tarzı da doğru olmalı. Güzellik çirkinliklerle savunulamaz. Bakalım daha ne kadar çirkinliklerini gizleyecekler. Bakalım daha ne kadar kanlı pençelerini, barış, demokrasi lakırdılarıyla mazlum coğrafyalara geçirecekler. 

Hayatı oruçlu hassasiyetiyle yaşamak dileği ile, Ramazan hepimizi mübarek kılsın.


Yazar /Necmettin Evci
( Değerli Yazarımız Necmettin Evci , Ay Vakti kitaplarından 'Yaşamak Öldürür Beni' kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği 2012 Ödülleri kapsamında deneme dalında ödül almıştır.)

Hazırlayan  : Ayşe D.
tunaydinayse@outlook.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder