27 Ocak 2014 Pazartesi

Çengelköy'ün Masalı ' Çınaraltı '


* Çengelköy’ün simgesi Çınaraltı


800 yıllık dev çınarın altında, boğaza karşı, İstanbul’da nesli tükenen mekanlardan biri




Şarkılara, şiirlere ilham kaynağı olan İstanbul Boğazı’nı en güzel seyredebileceğiniz yerlerden biri olan, adını bahçesindeki tarihi çınardan alan Çınaraltı Çay Bahçesi, Çenkelköy’ün medar-ı iftiharı





Dünyanın belki de en güzel şehri olan İstanbul’un, eşsiz semtlerinden biri Çengelköy’dür. Boğazın bu sakin koyuyla birlikte anılan ve buranın geçmişi ile bugünü arasında köprü olan, tarihi bir mekandır Çınaraltı. Gerek çevre ilçelerden, gerekse İstanbul dışından birçok ziyaretçiye ev sahipliği yapan Tarihi Çınaraltı Aile Çay Bahçesi’nin sahiplerinden biri olan Fikret Morgül ile samimi bir röportaj gerçekleştirdik.












- Bildiğimiz kadarıyla siz eski Çengelköylülerdensiniz.
 Çengelköy’de büyük değişiklikler meydana geldi mi?

1970’den beri Çengelköy’de yaşamaktayım. Eski Çengelköylüyüm. Çengelköy’ün bugününe baktığımda çok büyük değişikliklerin olduğunu söyleyemem. Çengelköy’ün saflığı ve kendine has dokusu bozulmadı. Olmayan şey salatalık tarlalarımız vardı  onlar yok oldu. Çok sayıda sebze ve meyve üretildiği için Çengelköy İstanbul’un adeta bahçesi gibiydi. Ve İstanbul’un bahçesi sayılırken, yapılaşmayla birlikte maalesef bu biraz kayboldu.

-Çınaraltı’nın tarihinden biraz bahsedebilir misiniz?
 Oluşumundan bugüne ne gibi
değişiklikler yaşandı burada?

Tarihi belgelerde 1960 yazsa da aslında 1980’lere kadar balıkçıların ağ ördüğü, hamalların limandan yük taşıdığı bir yerdi Çınaraltı. 1967’den itibaren liman kahvesi haline getirilmişti ancak dediğim gibi daha çok balıkçı ve hamalların vakit geçirdiği bir mekandı. Hatta bu yüzden “ Hamallar Kahvesi“ olarak da anılırdı. Daha sonra, 1990’lı yıllardan itibaren Tarihi Çınaraltı Aile Çay Bahçesi olarak hizmet vermeye başladı. Aslında halen liman kahvesi özelliğini korumakta. Çok büyük değişiklikler olmadı.

-Sizce insanlar Çınaraltını neden
bu kadar çok seviyor ve tercih ediyor?

Bunun en önemli nedenlerinden biri, dışarıdan yiyecek getirmeyi kısıtlamamış olmamız. İnsanlar yiyeceklerini yanlarına alıp boğaza karşı rahatça yiyebiliyorlar. İsterlerse bizden de bir çay söylüyorlar, istemezlerse almıyorlar. Bu da insanlara adeta bir ev ortamı rahatlığı sunuyor.
 Diğer bir nedeni ise 24 saat açık olmamız. Günün her saati, her yaş ve cinsiyetten insanlar geliyor. İnsanlar artık Çengelköy’deki huzuru gördü. Burada hiçbir rahatsızlık yaşamadan boğazın tadını çıkarıyorlar. Bu çok büyük bir avantaj.  Ve Çengelköy’de iç turizm de oldukça büyük bir patlama olduğunu görebiliyoruz. İnsan kalabalığı bunun örneğidir.Dışarıdan yani başka şehirlerden bir çok insan geliyor.
Ayrıca 2 yıl önce burada bir otopark (İspark) ın açılması da %30’un üzerinde daha fazla insanın gelmesini sağladı. Açılan her yeni işletme sayesinde Çengelköy’e ve dolaylı olarak da Çınaraltı’na gelen ziyaretçi sayısını artırıyor. Zaman ilerledikçe daha çok tercih ediliyor ve daha fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapıyoruz.

- Bu talebi daha çok artırmak nasıl mümkün olur?
Çengelköy  deniz trafiğini kaybetti. Bu çok büyük bir eksiklik. Deniz ulaşımı yeniden tam anlamıyla sağlansa ve seferler artırılsa insanlar rahat eder ve Çengelköy’e olan ziyaretler artar. Sadece Çengelköy’ün değil, diğer sahil kasabalarının da ziyaretçileri artar.
Diğer bir dezavantaj ise alternatif yolların olmaması nedeniyle oluşan çok yoğun trafik. İnsanlar bundan çok şikayetçi. Özellikle işe gidiş ve dönüş saatlerinde burada trafik felç oluyor. Artık teknoloji çok ilerledi ve tünel ulaşımı sağlamak eskisinden çok daha kolay. Bence Çengelköy’e de bir tünel şart. Böylece insanlar rahat bir nefes alır ve bu da onları daha çok buraya çeker.

-Sizce kentsel dönüşüm Çengelköy’e uğrar mı?

Kentsel dönüşümün Çengelköy’e uğrayabileceğini düşünmüyorum. Burası çok eski bir yerleşim yeri ve tapuların büyük çoğunluğu hisse tapusu. Bu da satılmasını ve de imarını zorlaştırıyor. Bunun dışında burası boğaz kasabası olduğu için, boğaz görünümünü kapatmamak da imara engel. Ancak Sultan Murat gibi kısmen geri kalmış yerlerde gecekondulaşma yerine yüksek katlı binalar yapılabilir. Hukuksal zemin hazırlandıktan sonra bu şekilde imarlar olabilir. Ancak tam anlamıyla bir kentsel dönüşüm çok zor.
-Son olarak isminizi aldığınız Çınar…
800 yıllık ağaç herhangi bir tehlike teşkil ediyor mu?
 Belediye 800 yıllık, simgemiz olan çınarı korumaya aldı. Gerekli önlemleri alıyor ve her yıl bakımını yapıyor. Ayrıca dallarının altına da sağlamlaştırıcı direkler konuldu. Böylece güvenlik önlemi alınmış oldu. Hiçbir tehlike teşkil etmiyor.

15 Ocak 2014 Çarşamba

Saadet Partisi Beykoz Belediye Başkan adayı / Teşkilat Sorumlusu Selman Yücel ile röportaj ;




‘Beykoz’un sorunları Saadet’le çözülecek’

İstanbul’un en güzel ilçesi olan Beykoz’un ranta kurban edilmek istendiğini vurgulayan Selman Yücel;
“Beykoz’u rantiyenin elinden kurtarmanın yolu, Beykoz’u Beykozlularla yönetmekten geçiyor” dedi



Saadet Partisi  Beykoz Belediye Başkan adayı Selman Yücel ile seçim öncesi ve sonrası başta olmak üzere gündem hakkındaki görüşlerini aldık.

1983 yılında Refah Partisi’nde başladığı aktif politika yaşamını Saadet Partisi’nde sürdüren Selman Yücel, belediyeciliğin yıllardır içinde olan bir isim. Sultanbeyli Belediyesi’nde başkan danışmanlığı ve belediye meclis üyeliği görevlerinde bulunmuş. 5 yıldır da Saadet Partisi’nin Beykoz Teşkilat Sorumlusu olarak görev yapıyor.

Neden Beykoz Belediye Başkanlığı dediğimizde  Selman Yücel’in cevabı çok net:“Bizde göreve talip olma değil görevlendirme esastır. Partim de beni Beykoz Belediye Başkan Adayı olarak görevlendirdiği için buradayım. Önemli olan Selman Yücel’in belediye başkanlığı değil, Beykoz’un Milli Görüşle hakettiği adaletli yönetime kavuşmasıdır.”

ÖTELEME VE BEKLETME VAR

Beykoz’un sorunları nedir demeye fırsat kalmadan, Selman Yücel, İstanbul’un bu şirin ilçesinin anatomisini çıkarıveriyor. “İstanbul’un en güzel ilçelerinden biri olan ve eşsiz bir tabiat güzelliğine sahip Beykoz, anlaşılmaz bir şekilde, görünmez bir öteleme ve bekletme politikasıyla karşı karşıya, Bu harika ilçe 40-50 senedir bir kaos yaşıyor. Yok 2B alanı yok orman alanı yok sit alanı, ön görünüm alanı ve Beykoz bir mağduriyet yaşıyor. Amacın Beykoz’un rantını belli çevrelerin paylaşmasını sağlamak. Beykozluyu ev sahibi değil de misafir haline getirmek ister gibi bir görüntü var. İmar ve tapu sorunları bilerek çözülmüyormuş gibi. Bütün bu sorunların çözümünün de sadece Milli Görüşle mümkün olduğu ortada.”

40 BİN BİNA TEHLİKEDE

Selman Yücel İnşaat Mühendisi kimliğiyle Beykoz’un başka bir sorununa daha parmak basıyor ve mevcut 50 bin binadan yaklaşık 40 bininin depreme dayanıklı olmadığını ve acilen vatandaş odaklı bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu vurguluyor.

ÇÖZÜMSÜZLÜĞE TERKEDİLDİ

Beykoz’daki fabrikaların iş sahalarının birer birer yok edildiğini ve Beykozlu’nun iş imkanlarının elinden alındığını vurgulayan Selman Yücel, denizle iç içe yaşayan Beykoz’un deniz ulaşımından yeteri kadar yararlanamamasının da ayrı bir yara olduğunu dile getirdi ve “Beykozlu adeta bir çözümsüzlüğe, yalnızlığa  terkedildi” diye konuştu.

Selman Yücel’in Beykoz’la ilgili projelerinin başında ise organik tarım geliyor. Selman Yücel bu konuda da şunları söylüyor: “Beykoz’un her tarafı organik tarım için müsait. Ancak organizeye ihtiyaç var. Milli görüşün organizasyonuyla Beykoz, İstanbul’un organik tarım ürünü ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan bir ilçe haline gelebilir. Beykoz’un çileği,kirazı, cevizi ve sebzeleri meşhurdur mesela. 20 köyü var, bu köylerde organik ürün yetiştirme teşviki yapılacak. Seralar hazırlanıp İstanbulluya hobi bahçeleri sunulacak. Halkımızın organik tarım yapabilmesi için belediye olarak destek verip ayrıca, ürünlerin satışı noktasında da bir organizasyon oluşturup Beykoz’u önemli bir organik tarım merkezi haline getireceğiz. Mesela denizle iç içe yaşayan Beykoz’un bir balık hali yok. İşsizlik had safhada. Beykoz’un bir sanayi sitesi yok. Peki bunu mevcut belediye yönetimi görmüyor mu diyeceksiniz. Bunları görmek için yüreğinle bakmak, çözümlemek için de gerçekten istemek gerekir. Bu sorunların çözümü de Milli Görüş’tedir.”
Selman Yücel hemen bu noktada merhum Necmettin Erbakan’ın sözünü dile getirerek. “Erbakan Hocamız’ın da eskiden dediği gibi ; Garson Devlet halka hizmet eden devlettir. biz garson devlet olmalıyız. Garson devlet; halkına yukardan bakan, hor gören devlet değildir. Onun bütün talebini kendi vazifesi gibi kabul edip, onun talebini emir olarak görendir. Bizim belediyecilik anlayışımızda bu var” ifadelerini kullanıyor.

HER ZAMAN SEÇİM DÖNEMİ

Seçim çalışmalarında nasıl bir yöntem izleyeceksiniz, diye soruyoruz. İşte cevabı:
“Biliyorsunuz, televizyonlarda ve basında Milli Görüş’e ambargo var. Malum çevreler bizimle ilgili haberleri yayınlamazlar. Ama bizim için bu sorun değil çünkü bizde hadi seçim dönemi çalışmalarını başlatıyoruz gibi bir şey söz konusu değildir. Bizde seçim çalışmaları hiç kesintiye uğramadan devam eder. Türkiye’nin en dinamik ve en organize teşkilat yapısına sahibiz. Beykoz’un 180 bin seçmeni var. Bu 180 bin seçmenle biz her zaman birebir ilişki içindeyiz. Biz de 5+5+5 diye bir sistem vardır. Buna göre 300 seçmeni olan bir sandıkta 5 erkek sorumlumuz, onun yanında da 5 hanım 5 de genç sorumlumuz vardır.  Bu 15 kişilik ekip o 300 seçmenle her zaman birebir ilişki içindedir. Ayrıca dernekler ve sivil toplum kuruluşlarına Milli Görüş iktidarında belediyenin nasıl olacağını anlatırız. Sorunların çözümü yerelden başladığı için de bizim için en önemli ve olmazsa olmaz kurumlardan biri muhtarlıklarımızdır. Milli görüş iktidarında muhtarlarımız belediyenin ayrılmaz bir parçası olacaktır. Çünkü halkın ne istediğini onlardan iyl kimse bilemez. Biz mahalleleri en iyi şekilde onlarla yönetiriz. Biliyorum, çeşitli sorunları var. Mühürleri ellerinden alındı, ekonomik sıkıntıları var. Ama biz bir şekilde bunu çözeriz.”

SORUNLARI HALK TESPİT EDECEK

Peki diyoruz Saadet Partisi “ Selman Yücel “ Beykoz Belediye Başkanı olursa neler yapacak ? İlk akla gelen projeleriniz nelerdir ? diye sorduk sayın Yücel’e;

“31 Mart sabahı geri dönüyoruz.
Seçildiğimiz ilk gün ; Eyüp  Camii’nde sabah namazı kılacağız. Sonrasın da Rahmetli Erbakan hocamızın kabrini ziyaret edip Kuran-ı Kerim okuyacağız.
İşe belediyenin kapısına “Rüşvet alanda, verende melundur” yazısını asarak başlayacağız. Halk kendini yönetecek. Bizim milli görüş belediyeciliğimizde halk meclislerimiz vardır.

Kahvehanelere önceden haber gönderip , başkan halk ile görüşecek şikayetlerinizi,taleplerinizi şu gün şu saatte dinleyecek. Haberini vereceğiz. Halkımız hizmeti tespit edecek, biz de çözümü üreteceğiz. Milli Görüş belediyeciliğinde halkın şikayetçi olduğu başkan yardımcısı ve müdüre yer yoktur. Halk için çalışmayan gider yerine de çalışacak olan gelir. Beykoz Belediye Başkanı olduğum gün bunun sözünü tüm Beykoz’a açık bir şekilde vereceğim. Beni ben gibi temsil etmeyen başkan yardımcısı ve müdürle bir gün bile çalışmam.”Röportaj: Ayşe DURSUN

tunaydinayse@outlook.com